Bilindiği üzere günümüzde, diğer ülkelere oranla teknoloji anlamında daha az gelişmiş ülke ve kuruluşların kalkınmalarında ve dış ticaret hacimlerinin arttırılmasında yeni teknolojilere duydukları ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Bu sebeple teknoloji transfer sözleşmeleri çağın kaçınılmaz ihtiyaçları arasında yer almaktadır.

Teknoloji transferi, teknolojik anlamda bilginin ve tecrübenin firmalar, sektörler, bölgeler, ulusal ve uluslararası ekonomiler arasındaki geçişi veya teknolojik bilginin vericiden alıcıya aktarılmasıdır. Bu bilgi aktarım ve geçiş süreci salt yeni bir teknolojinin aktarımı şeklinde olabileceği gibi, hali hazırdaki bilginin veya teknolojinin geliştirilip değiştirilerek gelişmiş teknolojiye adapte edilmesi şeklinde de tamamlanabilmektedir. İşte bu adaptasyon süreci teknoloji transferinde en önemli meselelerin başında gelmektedir.

Dikkat edilmelidir ki, uluslararası teknoloji transferi sözleşme sürecinde risk, diğer temel sözleşmelere nazaran daha fazladır. Bunun nedeni ise değişken ekonomik, politik ve kültürel faktörler karşısında gerçekleştirilecek adaptasyon sürecinin zorluğudur. Dünya pazarındaki ekonomik sıkıntılar, mal alım satımında yaşanan güçlükler; ülkelerin ekonomilerini kalkındıracak teknolojileri ithal etmeyi tercih etmelerinde büyük rol oynamaktadır. Ancak planlı ve dikkatli bir araştırma ile ve de kabul edilebilir sınırlamalarla riskler azaltılarak kârlı teknoloji transferi anlaşmaları yapmak mümkündür.
Teknoloji transferi anlamında başlıca sözleşmeler; lisans anlaşmaları, yönetim sözleşmeleri, teknik yardım sözleşmeleri, anahtar teslim anlaşmaları, teknik işbirliği sözleşmesi, makine-donanım alımları, finansal kiralama sözleşmeleri, yabancı uzman çalıştırılması, uluslararası taşeronluk, AR-GE faaliyetleri şeklinde belirtilebilecek olup her birine tanımsal bilgi ve hukuken dikkat edilmesi gereken hususlar aşağıda kısaca açıklanmıştır.

1. Lisans Sözleşmeler

Lisans anlaşması, teknik bilgi sahibi bir firmanın elinde bulundurduğu ‘’patent’’ gibi belirli haklarının kullanımını belirli bir süre boyunca bir ücret karşılığında başka bir kullanıcıya devretmek amacıyla yapılan hukuki sözleşmelerdir. Kullanıcıya devredilen haklar patent, marka gibi sınai mülkiyet hakları, kalite kontrol, yönetim deneyimi, teknik ve mühendislik hizmetleri gibi bilgiler olabilir.

Lisans sözleşmeleri teknoloji transferine olanak sağlaması açısından önemli bir fonksiyona sahiptir. Teknolojik mal varlığının kullanımı açısından en karlı yol lisans sözleşmesi olduğundan, bu yönden de diğer sözleşme türlerine nazaran ticari faaliyetlerde daha işlevsel bir rol oynamaktadır.

Lisans sözleşmeleri hem lisans veren hem de lisans alan tarafından marka tesciline konu edilebilecektir. Bu şekilde yapılan tesciller tarafların hukuki haklarını 3. Kişilere karşı kullanabilmeleri anlamında büyük fayda sağlamaktadır.

Lisans verilecek bölge taraflarca net bir şekilde tespit edilmelidir. Yine lisansa konu mal veya hizmet, sözleşmenin süresi, uzama söz konusu olacak ise hangi hal ve şekilde uygulanacağı, sözleşmenin feshi, fesih sonrası da devam edecek hükümler, bedeller ve ödeme takvimi, alt lisans verme yetkisi, sözleşmeye aykırılık hallerinde taraflara uygulanacak yaptırımlar ve cezai şartlar, sözleşmenin yorumunda ve sözleşmeye ilişkin ihtilaflarda uygulanacak ülke hukuku sözleşmede net bir şekilde belirlenmelidir.

2. Yönetim (management) Sözleşmeleri

Yönetim sözleşmesi, yöneticinin, sözleşmenin karşı tarafına ait bir firmanın, işletmenin veya şirketin yönetimini, riski karsı tarafa ait olmak üzere, onun adına ve hesabına yönetmekle yükümlü olduğu; işletme sahibinin de bu edim karşılığı bir ücret ödemek zorunda olduğu sözleşmedir.

Yönetim sözleşmelerini iki gruba ayrılabilir; yerli personelin eğitilmesi ve bir yönetim sisteminin oluşturulması amacıyla yapılan yönetim bilgisi sözleşmeleri (management know-how) ve yabancı bir işletmenin bir kısmının ya da bazı birimlerinin yönetimini tamamen üstlendiği sözleşmeler.

Bu tip sözleşmeler kanunlarımızda henüz tanımlanmamış sözleşmeler olduğundan sözleşme hazırlanış aşamasında her türlü ayrıntının sözleşme ile düzenlenmesi önem taşımaktadır. Sözleşmede yönetimi vekaleten alan tarafa yüklenen yükümlülükler ve tanınan yetkiler, denetim ve raporlama, süre, fesih koşulları, süre, yetkili hukuk, ödemeler ve avanslar, vekaleten iş gören tarafın masraflarının karşılanma koşulları, olacak ise kazandırılan portföyden doğacak alacaklar muhakkak yer almalıdır.

3. Teknik Yardım Sözleşmesi

Teknik yardım sözleşmeleri, hukuki olarak tam iki tarafa borç yükleyen kendine özgü sözleşmeler olup gelişmiş ülke ya da firmaların teknolojik anlamda uyguladığı yöntem ve kaynakları, gelişmekte olan ülkelere aktarmak ve ülke kaynaklarını ve yatırım imkânlarının en verimli şekilde kullanılmasına yardımcı olmayı hedeflemektedirler. Bu sözleşmelerin büyük çoğunluğu eğitim ve tıp alanındadır.

4. Anahtar Teslim Anlaşmaları

Anahtar teslim anlaşmaları, teknoloji transferinde salt teknolojik bilginin konu edildiği sözleşme tiplerinden olmayıp, işletmesel tesisin bütün bir şekilde tüm teçhizat, teknik bilgi ve donanımı ile bir kuruluşun komple işletmeye alınması şeklinde gerçekleştirilmektedir. Anahtar teslim anlaşmaları ile makine ve teçhizat bedeline kuruluş bedeli de eklenmekte ve önceden belirtilmiş parametrelere uygun olarak yerine getirilmiş ve işleyen tesisler garanti edilmektedir.

5. Sınai İşbirliği Sözleşmeleri

Uzmanların fikir alışverişi, eğitim/staj sağlama, ortak AR-GE yapma, kalite kontrol vb. şekillerde iki veya daha fazla taraf arasında yeni teknolojiler geliştirmek veya teknoloji değişimini sağlamak amacıyla yapılan sözleşmelerdir. Kapsamı oldukça geniş olan sınai işbirliği sözleşmeleri kapsamı dahilinde; ortak girişim anlaşmalarını, üretimde uzmanlaşmayı sağlayan sözleşmeleri, ödemesi mal ile yapılan lisans anlaşmaları içermektedir.

Teknoloji transferi için yapılan işbirliği sözleşmeleri 3 farklı şekilde yapılabilmektedir. Bunlar:

  • Malların, hizmetlerin veya teknolojinin sağlayıcısının, alıcının mallarını veya hizmetleri kabul etmek zorunda olduğu karşılıklı ticaret anlaşmaları
  • Bir tarafın diğer taraf için onun sağladığı teknolojik özellikler, sınai mülkiyet hakları uyarınca mal ve hizmet ürettiği alt üretim sözleşmeleri
  • İlgili teknoloji alıcısının, birinci kişi adına yakın sınıftaki mallara karşı üretimini sınırlandırmayı kabul ettiği üretim uzmanlığı anlaşmalarıdır.

 

6. Finansal Kiralama (Leasing) Sözleşmeleri

Teknoloji transferinde kullanılan yöntemlerden biri de finansal kiralama (leasing) sözleşmeleridir. Ülkemizde de uygulama alanı geniş yer tutan finansal kiralama sözleşmeleri, üretim tesislerinin ve makinelerinin yurt dışından kiralanmasına olanak tanıyarak teknoloji transferi sağlamaktadır.

Yabancı finansal kiralama şirketlerinin Türkiye’de faaliyette bulunabilmeleri için mutlaka Türkiye’de şube açmalarının gerekli olup olmadığı tartışmalıdır. 3226 Sayılı Yasada (FKK md.8/son) Yurtdışında yerleşik kiralayan şirketin Türkiye’de şubesi yoksa sözleşmeler Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tescil edilir denilmek suretiyle yurtdışında yerleşik kiralayanın Türkiye’de şubesi olmasa dahi finansal kiralama sözleşmesi yapabileceği kabul edilmiştir. Ancak FKK 10. maddenin 4. fıkrasına göre ise bu Kanun hükümlerine göre izin almadan kiralama faaliyetinde bulunanlar 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ve para cezası ile cezalandırılmaktadır denmektedir. Tarafımızca 10/4. madde sadece izin alınması gerekli olan hallerde izin alınmadan faaliyette bulunanların cezalandırılacağı şeklinde yorumlanmaktadır.

7. Yabancı Uzman Çalıştırma Sözleşmeleri

Daha çok gelişmiş ülkelerin başvurdukları bir yol olan yabancı personel istihdamı ile özellikle yetenekli ve bilgi sahibi yabancı teknik personelin çalıştırılması yoluyla teknoloji transfer edilmektedir.

8. Uluslararası Taşeronluk Sözleşmeleri

Bir malın üretiminde bütün parçaların veya faaliyetlerin tek bir üretici firma tarafından yapılmayıp daha ucuza mal edilmesini sağlamak üzere belirli kısımlarının yabancı ülkelerdeki firmalara imal ettirilmesi şeklinde yapılan anlaşmalardır.

Endüstriyel ve ticari taşeronluk şeklinde iki gruba ayrılan uluslararası taşeronluk sözleşmeleri, daha ucuz iş gücü sağladığından ve sanayi malları konusunda ortaya çıkan uluslararası uzmanlaşma sürecinden faydalanmaya olanak verdiğinden üretim maliyetini düşürmek isteyen firmalar tarafından tercih edilmektedir. Endüstriyel taşeronluk işi veren firmanın fabrikasında montajı yapılmak üzere birleşenleri yapmaktır. Ticari taşeronluk işi veren firmanın markası ile satılmak üzere ürünün tümünü yapmaktır. Taşeron firma işveren firmanın istediği üretim özelliklerine uyacak endüstriyel ve teknik yeteneklere sahip değilse teknoloji transferi yapılır. Aksi takdirde, uluslararası firmalar kendiliğinden teknoloji transferi yapaya ehil olamayacaklardır.

9. AR-GE (Araştırma-Geliştirme) Sözleşmeleri

Firmaların hali hazırda faaliyette bulunmadıkları bir alanda yahut mevcut teknolojik yapılandırmalarını geliştirmek için, üretim çeşitliliğini ve verimini artırmak, daha ucuz maliyetle daha yüksek kaliteli üretim yapmak için başka bir işletme ile işbirliği içerisine girdikleri sözleşme tiplerine AR-GE sözleşmeleri denmektedir.

Bu sözleşme tipinde kendi adına araştırma yaptıran kişi, kendi elemanını araştırma yapan kişinin emrine geçici olarak istihdam eder ve bu şekilde araştırmadan olumlu bir sonuç elde edilmese dahi araştırma yapan kişi, araştırmaya ilişkin bilgilere ve süreçlere kendi işçisi ile doğrudan doğruya ulaşır.

AR-GE sözleşmelerinde firma içi teknoloji transferleri ile ana firmayla yavru firmalar arasında firma içi bir transfer söz konusu olabileceği gibi; bağımsız bir firma ile yapılacak dış transfer yolu ile de teknoloji transferi yapılabilir.

Yukarıda açıklanan farklı teknolojik transfer türleri yalnız kendi başına uygulanabileceği gibi diğer bir yöntemle birlikte de kullanılabilmektedir. Tarafların arzularına göre hangi transfer yönteminin kullanılacağı kararlaştırılır. Hangi teknolojik transfer yönteminin kullanılacağı açısından tarafların transfer çevresi, devlet politikaları, amaç ve hedefleri, maddi ve teknolojik olanakları etken olmakta ve taraflar kendileri için en verimli ve uygun transfer yöntemini seçerek teknoloji transferini gerçekleştirebilmektelerdir.

Sonuç olarak teknoloji transferinin, zaman içerisinde üretim verimliliğini en etkin şekilde kullanımını sağlayan bir yöntem olduğunu, uluslararası platformda da rekabet edilebilirlik açısından büyük önem arz ettiğini belirtmek isteriz. Kanımızca, Türkiye’nin uluslararası platformda belli bir yere gelmesi için, Türkiye’de mevcut teknoloji transfer yöntemlerinin sistemli bir şekilde hayata geçirilerek, teknoloji transferini özendirici ve destekleyici politikalar yürütülmelidir. Bu anlamda son yıllarda özellikle telekominikasyon ve tekstil konusundaki ilerlemeler Türkiye’nin teknoloji ihraç eden ülkeler arasında isminin yer almasına olanak sağlamıştır. Ancak Türkiye gibi gerek jeopolitik konumu ve gerekse doğal kaynakları arz ettiği önem bakımından diğer Avrupa ülkelerine nazaran teknoloji transferine çok daha uygun bir zemini olan ülkenin yeni teknolojiler üreterek teknoloji transferi konusunda öncü olması gerekmektedir. Bunun için de, firmaların teknoloji transferi ile elde ettikleri ürünleri çeşitli yöntemlerle geliştirmeli ve bunları kendi teknolojilerine uyarlayarak, teknoloji ithalatının yanı sıra teknoloji üretimini de sağlayarak yeni ürünler elde etmeli ve daha kalıcı yöntemlerle üretim faaliyetlerini sürdürmelilerdir.

Saygılarımızla

Sezer & Utkaner Hukuk Bürosu
Av. Nazlı SEZER – Av. Oya DİRİM